10 Ağustos 2009 Pazartesi

Nefret Ettiğiniz İçin Teşekkürler

Bugün Blog'umun birileri tarafından okunduğunu farkettim. Yani basitçe yorum yapmaktan ya da hatır uğruna okumalardan değil. Gerçekten okunduğunu farkettim. Bu basitlikten öte, gerçekliğin ta kendisiydi. Benden nefret eden onlarcasından sadece biri bu blog'u okuyordu ve beni mutlu ediyordu. Umursuyordu, benden ne kadar nefret ettiğini haykırırken bir diğer yandan, beni umursayarak kendini yalanlıyordu.

İnsanlar çok garip, bunu yeni farketmiyor olsam da, her farkedişimde yüzüme bir gülümseme yerleşiyor. Onları her geçen gün biraz daha fazla anladığımı düşünüyorum, yıllar boyunca böyle insanlarla konuşarak, bir çok insan profilini öğrendiğimi söylesem, mübalağ etmiş olmam sanırım.

Sonuçta, sıradan geyiklerin dışında olan bu tartışmalar size nasıl tepkiler vereceğinizi öğretir. Ne zaman alttan alacağınızı, ne zaman efsanevi çıkışlar sergileyeceğinizi, ne zaman önemsemeyeceğinizi öğrenirsiniz. Basit bir kahkaha ile bir insanı rahatsız edebiliyorsanız eğer o kişi sizi umursuyor hatta önemsiyordur. Siz gülüp geçerken onun sinir olması bize şu şekilde birini işaret ediyor; "Yenilgiyi hazmedemeyen, kontrolün ve tüm ilginin üzerinde olmasını isteyen birini."

İşte benim,kıtaları birbirine bağlayan köprü rolünü üstlenen burnumun altında yatan gerçeklik bu. Siz onları ve kendinizi biliyorsanız eğer birilerinin size egomanyak, megaloman gibi yakıştırmalar yapmasının bir önemi yok.

Şeytan Rolü ile Al Pacino şöyle söyledi: "Kibir, en sevdiğim günahtır."

Evet, bu beni bir şeytan yapıyor öyle mi? Kesinlikle öyle. Bana şeytan diyebilecek kadar ileri gidebilirler. Bunu beklerim, yine de bu şeffaf perdenin ardından herkesin rahatça, bilip bilmeden konuşabildiği de ayrı bir gerçek. Bu yazıyı okuyarak; "Kim sana böyle şeyler diyor?" diyerek, kahkahalarıma eşlik edecek olanlar vardır. Rahat olsunlar lütfen, çünkü daha fazla güleceğiz emin olabilirsiniz.

Al Pacino'ya, yani şeytana şu cevabı verdim. "Dostum! Kibrim beni bir gün öldürecek..."

Evet aynen böyle, yine de onlardan çok daha fazla yaşayacağım. Eh, kötüye bir şey olmuyor değil mi? Söylediklerimizin gerçekleştiğini düşünecek olursak, uzun bir süre yaşayacağım. Çünkü, beni yaşatmak zorunda, çünkü bildiklerime ihtiyaçları var. Çünkü, başları sıkıştığında "bu böyle mi olacaktı ya?" gibisinden sorularla beni rahatsız edecekler. Bende rahatsızlığımı belli etmeden, onlara kahkahalarla cevap vereceğim.

Ben: Son sözlerim gereğinden fazla kibirliydi değil mi?
Şeytan: Evet! Evvet!
Ben: Tamam, güzel konsepti bozmak istemeyiz.

Tamam tamam, bu kadar yeterli. Bende O'nları önemsemiş oldum böylece. Tabi ki, kimseyi önemsemediğimi söylemedim. Ben herkesi önemserim. Onlarla konuşur, tartışır, kahkaha atar ve nefret edilesi hale gelirim. Ve benden nefret ettikleri için teşekkür ederim.

Benden nefret ettiğiniz için teşekkür ederim.

Son olarak; Aaron Eckhart'ın canlandırdığı Nick Naylor'dan şunu duyuyoruz.

Michael Jordan plays ball, Charles Manson kills people, I talk...
Everyone has a talent.

Dipnot: Tanrım, özür dilerim ama bunları yazmak zorundaydım. Ahahahaha!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder