13 Haziran 2009 Cumartesi

Geri Bildirim

Geri Bildirim.

İşte geri bildirim, bildiriyorum. Nereden? Dünyanın bir yerlerinden. Çok kısa bir sürede hallettim ama bana senelermiş gibi geldi. O kadar sinir, o kadar stres nasıl oldu da bir günde birikti hayret ettim. Ders çalıştırmadı, uyutmadı, yedirmedi, içirmedi... Afedersiniz, sıçırmadı...

Döndüm okuyucu, yani işler tıkırında.

Tabi, bir karıncaysanız... Ben değilim, bu yüzden kendi ağırlığımın on katı kadar olan eşyalarımı nasıl olacakta taşıyacağım diye çaresizce düşünüyorum. İşin en kötü tarafı, elinizde kalan son paranın işlerinizi hallettikten sonra artmaması.. Ucu ucu yetmesi...

Ucu ucuna yetme tabirini hiç sevmiyorum. O durumda olmayı da sevmiyorum, borçlu olmaktan iyidir ama ucu ucu yetmeyecek, ben her zaman zorlanmamak için kabloyu biraz daha fazla kestim ya da her zaman malzemeyi biraz bol koydum. Hiç ucu ucuna yetirmedim ya da arttırmadım. Böyle olmalı herşey...

Ucu ucuna yetirmek ne lan hem? Erotik bir deyim gibi... Bakınız, cümle içerisinde kullanalım.

-Yetiyo mu hanım?
-Ucu ucuna yetiyo bey...

Gibi... Çok kötü...

Neyse, stresimi atıp, sinirleri boşaltmanın verdiği rahatlık, edepsizlik ve şuursuzlukla yazmış olsam bile, geri dönüp bir şeyler yazdığım için mutlu ve gururluyum. Bu bana sorunlarımı halledebildiğimi bir kez daha hatırlatıyor ve beni rahatlatıyor. Bu duyguyu seviyorum ama bu duygu için öncesindeki strese katlanmak zorunda olmadığım sürece katlanmam...

Bir süre buralarda olmayacağım ey okuyucu, sen buralardasındır biliyorum. Bu sayfada olmasanda dünyanın bir yerinden dalıyorsun internet denen deryaya, arada bir buraya uğrayıp yazıları okuyupta; "Bu ne biçim blog lan?" dersen eğer, bahtiyar olurum.

Ben gidiyorum, kendinize dikkat edin. Bir şey olurda, yazmazsam bilin ki; Tren kazası geçirdim.

Çüş ulan artık bu kadar da geri bildirime sardırılmaz ki arkadaş, sürekli yok gelmezsem, yok bilmemne olmazsam. Bırakayım lan ben bu işleri, hakikaten...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder