24 Aralık 2009 Perşembe

Mr. Necktie





Hayatta tek sevdiğim şey kravatım. Çünkü; Hayatımda düzgün olan, bozulmayan tek şey o. Bozmamak için her akşam eve geldiğim de ya da her sabah işe giderken, yorgunluk ya da mahmurluğu umursamadan en kötü şartlarda bile sadece kravatımı düzgün takıyorum.


Tüm o özgür olmak için yapmadıklarını bırakmayan insanların aksine, 'yular' dedikleri kravatı takmayı seviyorum. İyi hissetmemi sağlıyor, boynuma sardığım alâlade bir bez parçası olmasına rağmen düzgünlüğü ile iyi hissetmemi sağlıyor...


Tüm bu yazıyı, bozmaya kıyamadığım bir kravata ayırmadım elbette. Sizlere, iyi gitmeyen milyonlarca olayı, durumu, şeyi, duyguyu anlatabilirdim ama fazlasıyla yorgunum. Kendimi hazır olmak için o kadar sıktım ki, kas gevşeticiler bile yetersiz kalıyor beni çözmek için...

Resimlere bakıyorum, bu kaskatı halimle daha iyi zamanlarını gördüğümde, yalnızca dudaklarımın kenarları hafifçe kıpırdayabiliyor. O basit ve küçük mutluluğumu gözlerimden okuyabilirdiniz. Bilgisayar ekranının yerinde olsaydınız eğer...

İnsan yalnızca böyle ufak mutluluklar ve biraz kahve ile birlikte içilen sigara ile ayakta kalıyor yangın merdivenleri ve apartman boşluklarıyla dolu dünyada. Her geçen gün, ayaklarıma bir yenisi çakılan çivilerin sayısını unutalı çok oldu ama artık böyle ağdalı cümleler kuramayacak kadar da yorgun ve uykusuzum.


Gözlerim kapanırken, aklımdan tek geçen şey, yazının yeterince iyi olması. O kadar şartlandım ki artık yaptığım işin iyi olmasına, artık nasıl yaşadığımı bilmiyorum. Yalnızca, yaptığım işi iyi bir şekilde yapmalıyım diye düşünüyorum. Yalnızca maaş günlerinde mutlu oluyor, yaptığım harcamalarda kusurlar arıyorum... Pişman oluyorum...

Her neyse, bir süre böyle kalsın.

Kahveyi bile saat yönünde karıştırırken
Kravatını düzeltirsin emrini yudumlarken
Ve yaşarsın, yaşadığını sanırsın
Tamam böyle kalsın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder